Romantik ilişkilerimizi sonlandırdığımızda hayatımızda olduğu gibi vücudumuzda ve hatta beynimizde de bazı değişiklikler meydana gelir. Çünkü kırık bir kalp tüm sistemimizi etkileme gücüne sahiptir. Bu kısmen, aşkın insanlara asla yapmayacakları şeyleri yaptırdığı gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Peki bir ayrılıktan sonra beynimizde neler oluyor? Birlikte görelim!
Beyin sistemi, belirli olaylar sonucunda belirli olaylara tepki vermemizi sağlayan katmanlardan oluşur.
Her insanın vücudunda birçok sistem vardır ve beynin bazı bölümleri aynı anda birden fazla sistemi yönetir.
Yıllar içinde yapılan araştırma ve klinik çalışmalar sonucunda romantik ilişkilerin sona ermesinin insan vücudundaki birçok sistemi etkileyebileceği ortaya çıktı.
Romantik ilişkilerin sona ermesi veya reddedilme gibi durumlar sonucunda beyin şiddetli bir tepki gösterir. Bu konuda araştırma yapan uzmanlar, romantik ilişkiler sonrasında beyindeki yansımaların bazı ortak noktalara sahip olduğunu ortaya koydu.
Araştırmalar, romantik bağların sona ermesinden sonra beynin altı farklı sisteminin etkilendiğini gösteriyor.
Gelin bu sistemlere bir göz atalım.
Bağlanma sisteminin temeli bağlanmadır.
Bu sistem insanları ayrıldıktan sonra ayrıldıkları kişiye yönlendirmekte ve insanların kendilerini eksik ya da yalnız hissetmelerine neden olmaktadır.
Ödül sistemi, hayatta değer verdiğimiz ve sevdiğimiz şeyler için motivasyonla ilgilidir.
Sistemin çalışmasına neden olan nörokimyasallar dopamin ve endojen opioidlerdir. Zevk ve acıyı yansıtırlar. Bire bir ödül sistemi, güvendiğimiz şeylerle ilgilidir. Bu da bireylerin eski sevgililerine duydukları özlemin artmasına neden olur.
Ağrı sistemi, kalp kırıklığı, yas, mutsuzluk ve keder gibi duygularla ilgilidir.
Yaşanan ayrılıkla birlikte kişinin sistemindeki endojen opioid seviyeleri azalır. Bu durum kişilerde gerginlik ve acı gibi duygular yaşamalarına neden olur. Bu duyguların bir sonucu olarak bireyler eski sevgililerine geri dönme motivasyonu kazanabilirler.
Stres sistemini yöneten nörokimyasallar arasında norepinefrin ve kortikotropin bulunur.
Bu hareket sistemlerinin her ikisi de insanların ayrıldıktan sonra harekete geçmesine neden olabilir. Çünkü bu nörokimyasallar insanları uyarılmış hissettiriyor. Hatta bazı kişiler bu sistemler sayesinde ayrıldıktan sonra kaygı ve çarpıntı gibi belirtiler yaşayabiliyor.
Beyindeki gerilim seviyesi yüksek seviyeye ulaştığında prefrontal korteks seviyesi düşer. Ancak sistemlerin düzgün çalışabilmesi için korteks seviyesinin stabil olması gerekir.
Çünkü insanların duygularını kontrol edebilmeleri ve dürtülerini kontrol edebilmeleri bu korteks seviyesi ile alakalıdır.
Stres hissinin yüksek olduğu dönemlerde beyin bilişsel olmak yerine duygusal sistemi ön plana almakta ve bu da bazı sorunlara yol açmaktadır.
Duygusal sistem ön plana çıktığında hafıza ya da konsantrasyon sorunları yaşanabilir. Tüm bu durumlar göz önüne alındığında, ayrılık sonrasında bireylerin beyinlerinde pek çok değişikliğin meydana geldiği görülmektedir. Ancak bunlar sizi korkutmasın. Çünkü bu değişiklikler zamanla sisteme girer ve tüm bu belirtiler zamanla kaybolur.
